NE YAPACAĞINI BİLEMEMEK
Barış ÇİÇEK
İşte bana en çok koyan şey… Hayatım boyunca hep ne
yapacağımı bildim. En ufak işten en büyüğüne kadar. Hiç kararsız kalmadım. Ama
dört senedir durum değişti. 1995’in baharından bu güne kadar ne yapacağımı
bilmiyorum. Düşünüyorum düşünüyorum hâlâ bulamadım. İşte bana en çok koyan
da bu. Ne yapacağımı bilmemek…
1995’in sıcak bir bahar günü, arkadaşım sordu, “ÖYS’de
nereyi yazacaksın?” O güne kadar şöylecene
oturup düşünmediğim konu sonunda gelip beni bulmuştu. O günden sonra ne zaman
gelecekle ilgili konuşulsa, ne zaman üniversitelerin puanlarına göz gezdirsem aklıma
hep bu soru geldi. Ben büyüyünce ne olacağım?
Yavaş yavaş kafamda oluşturmaya başladım. Düşündüm
taşındım. Ya endüstri mühendisi ya da mimar olacaktım. Ama hâlâ emin değildim.
Bunlar kötülerin iyisiydi. Kötüler de diğer mühendisliklerdi.
Lisede fen sınıfında okumuştum, dersanede fen dersleri alıyordum.
Ama sanki fenle ilgili birşey yapmak istemiyordum. Halbuki lisede fen sınıfını ben
seçmiştim. O yılları düşünmeye çalıştım. Lise 1’in sonuydu. Müdür
yardımcımız bize fen, türkçe ya da sosyal bölümlerinden birini seçip bir haftaya
kadar bildirmemizi söylemişti. O hafta bu konuyu
ailemle konuştum mu, konuşmadım mı pek hatırlamıyorum. Konuştuysam da galiba
istediğim sınıfı seç demişlerdi. Pek hatırlamıyorum. O yıl hem türkçe hem
sosyal hem de fen dersleri almıştık. Seçmece karpuzlar gibi. Türkçe dersine
gelen hocadan da konulardan da nefret etmiştim. Çok yalaka
tipli sinir bir kadındı, anlattıkları da mefailün failatün gibi şeylerdi.
Türkçeden nefret ettim. Ama nereden bilirdim… Neyse sonra anlatırım.
Aslında sosyal derslerinde de fen derslerindeki kadar başarılıydım. Türkçe dersinde kompozisyon olayı olmasa onda
da başarılıydım. Ama kompozisyon yazmak resmen bir işkenceydi ve ben Türkçeye de
hocalarına da hep kıl oldum. Neyse Lise 2 geldi ve ben fen sınıfını seçmiştim.
Çünkü fen sınıflarında Türkçe dersi yoktu. Sosyal sınıflarına da matematiğe
kafası basmayanlar gitmişti. O yüzden sosyal sınıflarını da düşünemezdim,
çünkü ben de feni seçen arkadaşlarım kadar zekiydim.
Ama ne yazık ki günler günleri, haftalar haftaları, aylar da
ayları kovaladıkça kafam karışmaya başladı. Kimya ne iğrenç bir dersti, fizik de
cabası. Ama biyolojiyi seviyordum. Matematikte ise diğer arkadaşlarım gibi başarılı
değildim. O günlerin kakara kikirisinde bu konuları fazla düşünmedim, iki yıl
geçti ve arkadaşımın o kritik soruyu sorduğu sıcak bahar gününe geldik. ÖYS’de
nereyi yazacaksın? Hava sıcaktı. Hâlâ işin gırgırındaydık. Ama arkadaşım
sordu. Nereyi yazacaksın? Hava hâlâ sıcaktı. Dersane sınıfındaydık. Üzerimde kot
pantolon ve tişört vardı… |