|
NEFES
ALACAĞIMIZ SON OKSİJEN DE TÜKENİRKEN
Buhari Baytekin
R esmi ideoloji
devletin bir ideolojiyi benimseyip bunu vatandaşlarına empoze etmesi şeklinde
tanımlanabilir. Şüphesiz resmi ideolojinin olduğu bir yerde demokrasiden bahsedilemez. Çünkü
farklı ideolojilere
sahip kişi ve grupların bir arada yaşaması ancak devletin resmi ideolojisinin
olmamasına bağlıdır.
Devletin, ideolojilere, dünya görüşleri ne, dinlere karşı tarafsız kalma zorunluluğu vardır. Bunlardan herhangi
birini resmi görüş haline getiren devlet bunun sonucu olarak diğerlerini baskı
altına alacaktır. Bu da toplumda rahatsızlıklara yol açacak ve toplumsal ayrışmaya
neden olacaktır. Bugün Türkiye’de toplumsal gruplar arasında meydana gelen gerilimin
tek nedeni devletin bir grubun ideolojisini diğerlerine benimsetme isteğidir. Devletin tek tip insan yetiştirmek için,
ancak faşist diktatörlüklerde görülebilecek kararlar alması ve bu kararları benimsetmek için meşru vasıtaları
gayrımeşru bir
şekilde kullanması ülkeyi kışla haline sokmuştur. Bu durum siyasal sistemimize de yansımaktadır.
Tek tip insan yetiştirmeyi amaçlayan siyasal sistemimiz bugün bir
buhran yaş amaktadır.
Kemalizm adına insanlara dayatılan çağdaş uygarlık modeli ilgi çekiciliğini
kaybetmiştir(zaten toplumun büyük çoğunluğu bunu benimsememiştir.). Devlet aygıtını elinde tutan güçler
insanları kemalizme kanalize etmek için eğitim sistemimizi kullanmaktadırlar. Diğer ülkelerdeki jakoben benzerleri gibi onlar
da, insan haklarını gözardı etmekte ve toplumu zorla bir modelin veya kalıbın için
sokmaya çalışmaktadırlar.
Oysa Kemalizm örnek aldığını ileri sürdüğü Batı
demokrasilerinde devletin resmi ideoloji dayatması, hele eğitimin bu ideoloji
doğrultusunda doktrin aşılamak için kullanılması söz konusu değildir. Hem Batı
tipi demokrasilere ulaşmayı özlemek hem de resmi ideolojilerden vazgeçmemek dramatik
bir çelişkidir. Çünkü ikisinin bir arada olması imkansızdır. Bundan dolayı
Türkiye’deki demokrasi kör ve topal olarak kalmıştır.
Resmi ideolojisi olan devletin bu ideolojisini benimsetmek için
eğitim kurumlarına ihtiyacı vardır. Bu kurum ların en başta gelen görevi resmi ideolojiye uygun bireyler yetiştirmektir. Bu ideoloji ile yetişen
bireylerin görevi de bu ideoloji çerçevesinde toplumu dönüştürmektir.
Devlet kendi ideolojisini
benimsetmek için her ne kadar eğitimi kullanırsa kullansın tek tip insan yetiştirmeyi
başaramamış ve başaramayacaktır. Bunun en güzel örneği üniversitelerdeki kılık kıyafet
uygulamalarıdır. Üniversitelerde uzun bir süredir kısmen varolan demokratik hava yine resmi ideolojinin tek tip insan
yetiştirme hevesi
yüzünden bozulmuştur. Tek tip profiline uymayan başörtülü kızlar okuldan
uzaklaştırma ve atılmalara varan cezalara maruz kalmışlardır; saçı uzun ve küpeli
olan erkekler de onlarla birlikte baskıya maruz kalmışlardır. Bundan üniversite
öğretim üyeleri de payını almış, resmi ideolojiye hizmet etmedikleri için devletin
şefkatli(!) gazabına
uğramışlardır. Devletin tek tip insan yetiştirmek için, başvurduğu bu jakoben
tavır bazı hocalarımız tarafından alkışlanmış bazıları hocalarımız
tarafından da desteklenmiş olması da yine Türkiye’ye özgü bir çelişkidir.
Kılık kıyafetten dolayı öğrenim hakkı elinden alınan öğrencilere karşı yapılanlar insan hakları ihlalidir.
Şunu unutmamak gerekir ki yarın öğrenim hakları elinde alınanlar devlet aygıtını
eline geçirdikleri zaman onlarda kendilerine yapılanların aynısın karşı gruba
yapacaktırlar. Yani devleti elini geçiren her grup resmi
ideolojiyi kendi amaçlarına hizmet edecek
şekilde kullanacaktır.
Bunu engellemenin yolu da anayasada devletin resmi ideolojisinin
olmadığının kayıt altına
alınmasıdır.
Bugün Türkiye’nin en büyük sorunu tek tip insan yetiştirmeyi amaçlayan resmi ideolojidir. Resmi ideolojinin amaçladığı insan tiplemesinin sınırları artık dar gelmektedir. Bugün bu
sınırları kırmak ve farklılığın getirdiği geniş özgürlüğe ulaşmak için
,devletin resmi ideolojisine karşı çıkılmalı ,bunun içinde demokratik yollarla
mücadele edilmedir. Aksi halde son yıllarda ana kadar genişleyen resmi ideolojinin
sınırları, bizlere nefes alacak ufak bir pencere bile bırakmayacaktır |
|