Çev:Muhammed
Pakdil
Ekonomik özgürlüğün
güvenilir bir ölçümünün gelişmesi, kavramın açıkça tanımlanmasını
gerektirir. Şahsî tercih, mübadele serbestliği ve özel mülkiyetin korunması
ekonomik özgürlüğün en önemli unsurlarıdır. Ekonomik özgürlük mevcut olduğunda
şahıslar zamanlarını ve diğer kaynaklarını nasıl kullanacakları, hangi malları
tüketecekleri ve hangi iş ve yatırım imkanlarını takip edecekleri gibi iktisadî
tercihleri yapmakta serbesttirler. Tabiî ki, çoğu kez başkalarıyla işbirliği
yapmayı kâ rlı bulacaklardır ve pazar onların tercihlerini düzeltecek ve bir ahenk
içerisine sokacaktır.
Devletin, ister tek bir kişi tarafından
isterse demokratik bir usulle yönetilsin, hangi malların nasıl üretileceğine karar
vermek maksadıyla kullanılması, şahsî ekonomik özgürlüğün ihlâ l edilmesidir.
Diğer veriler sabit kabul edildiğinde, daha özgür olan ekonomiler bu temel iktisadî
sorulara cevap vermekte piyasaya daha fazla itimat edecek, devlete ise daha az bel
bağlayacaktır. Bu, devletin hiçbir rolü olmadığı manasına gelmez. Zor
kullanılarak , hileyle ya da hırsızlık yoluyla kazanılmamış mülkiyetin korunması
da ekonomik özgürlüğün lüzumlu bir unsurudur. Bu koruma genellikle piyasanın
etkisini arttıran yasal bir yapıyı ve diğer kurumsal düzenlemeleri (örneğin fiyat
istikrarıyla tutarlı parasal düzenlemeler) icap ettirir. Hükû metler bu yapıları
sağladıkları zaman ekonomik özgürlüğü tesis ederler.
İktisadî olarak hür bir toplumda,
şahsî mülkiyetin korunması ve gönüllü bir mübadele sistemi için istikrarlı bir
altyapının sağlanması devletin temel görevidir. Bir devlet şahsî mülkiyeti
koruyamadığı, mülkiyeti bedelsiz olarak kendi üstüne aldığı ya da gönüllü
mübadeleyi kısıtlayan sınırlar tesis edip bu yönde politikalar takip ettiği zaman
vatandaşların ekonomik özgürlüğünü çiğnemiş olur.
Basın Açıklaması
Türkİye’de Ekonomİk Özgürlük
Gerİlİyor
Ekonomik Özgürlük İndeksi
Açıklandı
Kanada’daki Fraser
Enstitüsü ile ABD’ deki Cato Enstitüsü’nün başını çektiği, 80
ülkedeki liberal enstitülerin işbirliğiyle, Türkiye’den ise Liberal Düşünce
Topluluğu’nun katkılarıyla hazırlanan Dünya Ekonomik Özgürlük İndeksi 80
ülkede 5 Kasım 1998 günü açıklandı. İndeks 120 kadar ülkenin ekonomik
özgürlüklerini değerlendiren, başında ünlü iktisatçı Prof. Dr. James
Gwartney’in bulunduğu bir ekip tarafından hazırlanan son derece ciddi ve seviyeli bir
akademik çalışma.
1998/99 Dünya Ekonomik Özgürlük
İndeksi
1990 yılında dünya ekonomik
özgürlük sıralamasında, 10 üzerinden 5.1 ile, elli beşinci sırada yer alan
Türkiye, 1997 yılında puanını 6.3’e çıkarmasına rağmen sıralamada
altmışıncılığa düştü. Türkiye en iyi sıralamayı, alternatif para birimlerini
kullanma özgürlüğü sahasında otuz dördüncülükle elde etti. Para politikası ve
fiyat istikrarı sahasında Türkiye yüz on beşincilikle bu sahadaki en kötü
performansa sahip birkaç ülkeden biri oldu. Türkiye, ekonominin yapısı ve
piyasaların kullanımı sahasında ellinci, sermaye ve mali piyasalarda mübadele
serbestliği sahasında ise altmışıncı sırada yer aldı.
Çalışma Hong Kong’un ekonomik olarak
en özgür ülke konumunu koruduğunu ortaya koyuyor. Hong Kong’un ardından Singapur,
Yeni Zelanda, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere sıralanıyorlar. 1990’dan
1997’ye kadar olan dönemde Yeni Zelanda ekonomik olarak en özgür ülkelerden biri
haline gelirken, İsviçre ekonomik özgürlük sıralamasındaki ilk beşteki yerini
kaybetti. Genelde, Latin Amerika ülkeleri 1997’de 1990 yılına nazaran gelişme
kaydettiler. Ekonomik özgürlükte en büyük artış Dominik Cumhuriyeti, Macaristan,
İrlanda, Panama, Filipinler, Polanya, Portekiz ve Çek ve Slovak Cumhuriyetlerinde (1990
yılı Çekoslovakyasıyla mukayese edildiğinde) görülürken; Malezya, Endonezya ve
Venezuella ekonomik özgürlük alanında önemli düşüşler yaşayan ülkeler arsında
yer aldılar.
Veriler 1997’de 119 ülke, 1990’da 111
ülke için yirmi beş değişken arasından toplandı. Bu değişkenler devletin birçok
alanda ekonomik özgürlüğü kısıtlayan uğraşlarını puanlamaya yönelikti. Her
ülke her değişken için 1 ila 10 arasında istatistikî bir puanlamaya tâbi tutuldu.
Ekonomik Özgürlük Daha Müreffeh
Toplumlar Teşkil Ediyor
Bu çalışmanın en çarpıcı
sonuçlarından birisi ekonomik özgürlük ve refah arasındaki ilişki. Ekonomik
özgürlük sıralamasında ilk yüzde yirmilik dilimde yer alan ülkelerin kişi başına
düşen gayri safi yurt içi hasıla ortalamaları 18.142 Amerikan doları iken bu
ülkeler ortalama yüzde 1,84’lük büyüme oranlarına sahipler. Ekonomik özgürlükle
birlikte kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasıla ve büyüme oranı
ortalamaları da düşüş gösteriyor. Ekonomik özgürlük sıralamasında en alt yüzde
yirmilik dilimde yer alan ülkeler ortalama 1.538 Amerikan doları kişi başına yurt
içi hasılaya sahipken bu ülkelerin büyüme oranları da ortalama yüzde 2.1 olarak
kayda geçti.
Bu ve diğer Dünya Ekonomik Özgürlük
İndekslerindeki veriler, ekonomik olarak daha özgür olan ülkelerin daha düşük
seviyede ekonomik özgürlüğe sahip ülkelere nazaran daha iyi bir ekonomik performans
ortaya koyduklarını gösteriyor. Araştırma, daha fazla özgürlük istikametindeki
politikaların daha yüksek hayat standardı için gerekli temelleri oluşturduğunu
ortaya koyuyor.
Ekonomik özgürlüğe ilgi duyuyorsanız
daha fazla bilgi için, Liberal Düşünce Topluluğu’ndan Muhammet Pakdil ile irtibat
kurabilirsiniz