sayı 4

Feodal Zengin ve Gerçek Burjuvazi

Türkiyede Anayasal gelişmeler

Demokrasinin imkansızlığının İmkansızlığı

Kurtuluş Özel Eğitimde

Bir Mucizeyi Beklerken

İlaçta Patent Tartışması

İlaçta Patent Tartışması(2)

Demokratik İşbölümü

En Ateşli Liberal

Sistem Düşüncesi

Çocukların Zararlarından kurtulma yolları

Barter

Devlet ve İnsan

Türban ve İnsan hakları

Piyasa Reformları Avrupa Futbolunu Geliştiriyor

Özel Sektör, Yapı Kredi ve Faşizim

Kayıp Kadınlar Üstüne

Bilmece


ANASAYFA

e@mail

 

“KURTULUŞ” ÖZEL EĞİTİMDE

Serkan DEMİRBAŞ

Ben bu dergide yazı yazan çoğu arkadaşlar gibi üniversite öğrencisi değilim; üniversiteye girmeye talip bir genç arkadaşınızım. Ne yazık ki diğer arkadaşlarım gibi ben de bu mükemmel sistemde(!) yarış atına döndürülmekten çok rahatsızım. Bunun için kendimi, bu bozuk eğitim sistemindeki yanlışlıkları belirtmek zorunda hissediyorum. Sadece eleştirmekle kalmayıp, bilgimin ve haddimin el verdiğince mini çözümler teklif etmeyi de deneyeceğim.

İsterseniz eğitimin ne kadar önemli olduğunu hatırlatmakla işe koyulalım. Bir ülke için en önemli sosyal kurum, eğitim kurumudur. Çünkü bir ülkede eğitim seviyesi ne kadar yüksekse, o ülkenin milli sorunları da o kadar az demektir. Dikkatinizi çekerim; kişisel sorunlar demiyorum. Çünkü kişisel sorunlar eğitimle bir yere kadar halledilebilir. Ama bir ülkede eğitim kalitesi ne kadar yüksekse, o ülkede yaşayan insanların milli sorunları çözme olasılığı o kadar yüksektir. Neden derseniz; okuyan insan, yani bilen insan kendi seçtiği yöneticilerin yanlışlarını sorgulayabilir. Bir mimarın, bir apartmandaki eksiklikleri rahatlıkla görebilmesi gibi. İsterseniz konuyla bağlantılı olarak meseleye ülkemiz açısından yaklaşalım. Bizimki gibi, devletçi bir zihniyetle yönetilen bir ülkede, eğitim de bir devlet politikası haline dönüştürülmüştür. Eğitimde devlet politikasının ne zararları olabilir? Gelin ona bakalım.

Eğer bir devletin eğitim politikası varsa ve de o ülkenin Milli Eğitim Bakanlığı ülkemizde olduğu gibi yürütmenin (hükümet) elindeyse, doğal olarak bizim eleştirilmeyi çok seven yöneticilerimiz(!) öğrencileri kendi istekleri doğrultusunda yönlendireceklerdir. Ben bir liberal olarak eğitimin KESİNLİKLE ÖZELLEŞTİRİLMESİNDEN yanayım. Çünkü halk ileride ülkeyi emanet edecekleri çocuklarının, kötü yetişmesini istemez. Bu yazıyı okuyan, devletçi düşünce yapısına sahip bir arkadaş çıkıp, “o zaman eğitim pahalı olursa fakirler ne yapsın? Özel okullar evlere şenlik, o zaman kimse okuyamaz” gibi cevaplandırılması çok basit birkaç itiraz sıralayabilir. Şimdi, şu anki özel okulların bilinen pahalılığının nedenini güzel bir örnekle açıklamaya çalışalım.

Kendi mahallemizde bir bakkal düşünelim. Koskoca mahallede bu bakkaldan başka bakkal yok. Varsa da çok uzakta, başka mahallelerde var. Bu bakkal bir kere fiyatları istediği şekilde belirleme imkânını ele geçirmiştir. Ya ihtiyaçlarınızı karşılamamayı göze alacaksınız ya da o fiyatlara göz yumacaksınız. Fakat o mahallede birkaç tane daha bakkal açılıp bir rekabet ortamı yaratılırsa, fiyatlar düşer ve kalite artar.

Bu yerçekimi kanunu kadar kesindir. Kalemi havaya atarsanız yere düşer. Siz rekabet ortamını yaratırsanız fiyatlar düşecek, kalite artacaktır. Devlet özel okullardan aldığı vergi oranını sıfıra indirerek, yeni özel okulların açılmasını teşvik edebilir. Diyebilirsiniz ki, kapitalizmin meşhur “hastalıklarından” tekelleşme ortaya çıkar, özel okullar kendi aralarında anlaşarak fiyatları yüksek tutarsa o zaman ne yapalım? İşte o zaman devlet baba zihniyetinden arınmış, düzenleyici devlet düşüncesiyle devletin bu oluşumlara müdahale etmesine müsaade ederiz.

Bir başka sorun daha çıkabilir karşımıza. Düşen fiyatlara rağmen, parası çocuklarını okutmaya yetmeyen aileler ne yapsın? O zaman yine sınırlı devlet yürürlüğe girer. Devlet belli bir gelirin altındaki ailelere burs bağlar. Parayı nereden bulur? Devlet elini eğitimden çektiği için, onca kalitesiz eğitim kurumlarına harcanan para buralara aktarılabilir.

Şu anki eğitim sisteminden herkes rahatsız. Veli rahatsız, öğretmen rahatsız, öğrenci rahatsız. Kendi kendimizin freni olmayalım,aklımızı kullanıp sorunlara çözün yolları üretelim, uygulayalım, ileri doğru koşar adımlarla ilerleyelim. Türkiye’de çözülemeyecek sorun yok.