SİSTEM DÜŞÜNCESİ
Barış ÇİÇEK
Bu, anlamsız bir başlık gibi, ama
değil. Çok önemli bir konu; yaşadığımız dünyayı anlamak için, bir kısır
döngüdeyseniz dışına çıkmak için. Peki nedir bu kadar önemli olan, nedir benim
gibi hayli meşgul bir insana bu yazıyı yazdıran?
Hiç kendinizi aşamadığınız
oldu mu? Ya da şöyle diyelim: Dünyanızı değiştirmek isteyip de
beceremediğiniz oldu mu? Aslında bu kadar kesin sormamalıydım, çünkü sanırım
çoğunuzun bu sorulara yanıtı hayır olacaktır. Sınırları daraltayım. İşte
birkaç örnek.
Hayatınız boyunca bir kızla
çıkamadınız. Feci şekilde abazasınız ve acilen bir kızla öpüşmek nasıl bir
şey öğrenmeniz lazım. Ama olmuyor. Bir türlü yapamıyorsunuz. Bütün kızlar
kendini beğenmiş. Aileniz size içler acısı bir kendine güven duygusu vermiş. Ortam
yok. Arabanız yok. Güzel espri yapamıyorsunuz. İğrenç bir muhabbetiniz var.
Konuşurken kızın gözüne bakmaktansa tırnaklarınızdaki pisliklere bakıyorsunuz. Ve
yapamıyorsunuz. Hiç bir şekilde olmuyor. Bu kadar mazeret varken yapmanız zaten
imkansız. Demek ki şu an bir kısır döngüdesiniz. Yakın zamanda da çıkamazsanız
en yakın arkadaşınıza bile kötü gözle bakmaya başlayacaksınız. Evet, durum sizin
için ve arkadaşlarınız için gayet rezalet.
Bir başka örnek: Okuduğunuz ikinci
okul ve daha şimdiden onu da iki üç sene uzattınız. Bölümünüzü seviyor
musunuz sevmiyor musunuz o da belli değil. Okul dışında arkadaşlarınızla
takıldığınız bir ortam var ama bu sefer durum değişik çünkü orada başarılı ve
gözdesiniz. Nitekim o ortamda da yükselemiyorsunuz çünkü sıfatınız hala öğrenci.
Bütün bu ahval ve şerait içinde bir de size durmadan para yollayan ama ne hikmetse bir
türlü çileden çıkmayan bir aileniz var. Hayatınıza yön verdiniz zannediyorsunuz
ama belli ki hayatınız size yön veriyor. Dünyanıza etkiyecek dış müdahalelere
ihtiyacınız var.
Bir örnek daha: Gayet iyi bir
fakülteyi tutturdunuz ve bir senedir de okumaktasınız. Fakat bu seçimi niye
yaptığınızı hala bilmiyorsunuz. Ama pek o kadar da takmıyorsunuz çünkü herkes
sizin gibi. Bunun dışında dans etmeye acayip bir ilginiz ve yeteneğiniz var. Bunu
kendiniz gibi çevrenizdeki herkes de iyi biliyor. Ve ailenizi suçluyorsunuz. Niye beni
küçükken konservatuvara yazdırmadınız? Niye beni dans kurslarına göndermediniz?
Ama artık nafile çünkü eşşek kadar oldunuz ve bu saatten sonra sizin anne babanızı
kurslara göndermeniz lazım. Giyinmeye de çok meraklısınız ve epey de iyi
giyiniyorsunuz. Moda dergilerini takip ediyor ve resimler biriktiriyorsunuz. Aslında
süper de bir modacı olma potansiyeliniz var. Okula gitmek sırf ortam yarattığı için
güzel lakin derslerdeki konularla hiç bir bağınız yok. Gelin görün ki durum bu ve
siz düşündükçe üzülüyorsunuz. Size yazık olacak gibi.
Son bir örnek: Kendi işinizi kurdunuz
ve başındasınız. Okulunuzu bitirip askere gideli çok uzun zaman oldu. Ee tamam ne
var bunda demeyin, çünkü var. Hem de önemli bir sorun var. Karnınızı anca
doyuruyorsunuz. Halbuki bu işi ne umutlarla kurmuştunuz. Borca girmiştiniz, harca
girmiştiniz. Babanıza emekli ikramiyesiyle aldığı evini sattırmıştınız.
Umutlarınız büyüktü. Piyasayı az çok incelemiş ve 'ben de yaparım kardeşim, ne
var bunda' gibi mantıklı sonuçlara varmıştınız. Dükkanınızı büyük bir
heyecanla açıp kendi işinizin başına şöyle güzelce bir kurulmuştunuz. Gelgelelim
hala çoğu gününüz siftahsız geçmekte ve iğrenç vergiler kabuslarınızda
karabasan şeklinde bilinçaltından hortlamaktalar. Evet siz de bir girdaptasınız.
Boğulmamak için karınıza, ana babanıza tutunuyorsunuz ama onları da bilmeden
akıntıya çekiyorsunuz.
Bütün bu sıkıntılı durumlardan
nasıl kurtulursunuz? İlk akla gelen, dışımızdaki birinin yardım etmesidir. Ama
bu tür yardımların işe yaraması için bile öncelikle bireylerin kendilerinin istekli
ve hazır olmaları gereklidir. Hiç kimse, bir insana, o insanın kendisinden
daha fazla yardımcı olamaz. |