sayı 1 

Yeni Manzaralar

Her Demokrasiye Bir Amistad

Manifesto için Yan Söz

Söyleşi-Babür Benderlioğlu

İdeoloji Para ve Eğitim

Türkiye'de Sürdürülebilir
Kalkınma


KKTC ve Kumarhaneler


Patron, Piyasa ve Birey

Türkiye'de Kültür Diktası

Alternatif Enerji Kaynakları

Tembelleşen Kurumlarımız

Fiyat Mekanizmasının Erdemi

ANASAYFA

e@mail

 

PATRON, PİYASA VE BİREY

Burhan AYTEKİN

Günümüzde ülkelerin gelişmişlik düzeyi daha çok ekonomilerine bakılarak tespit edilmektedir. Bu nedenle piyasanın işleyişi çok önemlidir. Şüphesiz piyasaya yön veren en önemli unsurlarından biri de patron veya patronlardır. Başka bir ifadeyle, piyasayı önemli ölçüde etkileyen güçlerden biri ya tek bir patron ya da birden fazla patrondur.

Eğer bir ülkede piyasayı tek patron yönlendiriyorsa orada monopolcü piyasa var demektir. Bu çeşit piyasalarının iyi örneği sosyalist ülkelerde görülür. Bu ülkelerde tek patronu devlettir. Piyasanın tek patronu olan devlet, ekonomik açıdan; neyin doğru neyin yanlış olduğunu çok iyi biliyordur. Bu nedenle ekonominin işleyişine ilişkin bütün kararları kendisi verir ve ona uygun bir ekonomik yapı kurar.

Devletin piyasaya müdahalede bulunduğu veya tam kontrol altında tuttuğu sosyalist ülkelerde başarılı bir piyasadan söz etmek imkansızdır. Çünkü piyasanın başarılı olabilmesinin en büyük şartı olan rekabet yoktur. Rekabet olmadığı için de tek patronun yani devletin , ürettiği mal ve topluma sunduğu hizmet genellikle kalitesiz olur.

Sosyalist ülkelerde, piyasanın doğal dengesini bozan patron devlet, kötüye doğru gidişe neden olur. Piyasa dengesi bozulan ülkede ekonomik çözülmeler başlar, ekonomi kötüye gider ve patron devlet bu yüzden uzun süre yaşama imkanı bulamaz. Bunun örnekleri 20. yüzyılda bol miktarda görüldü.

Devletin tek patron olduğu yerde, bireyin bu patron karşısında ne gibi avantajları veya dezavantajları olacak? Sosyalistlere göre bireye en fazla değer verilen sistem tek patronun olduğu sistemdir. Bu sistemde kişiye iş garantisi verilir ve her türlü ihtiyaçları karşılanır. Herkes iş sahibi olduğu için bütün insanlar biricik patronları ile mutlu olurlar. Ya birey tek patron ile anlaşmazlığa düşerse ne olur? Büyük bir ihtimalle artık onun yapabileceği hiçbir şey yoktur. Bu yüzden bu sistemde bireyler patron devlet tarafından köleleştirilirler. Artık çalışan bireylerin işyeri şartlarından şikayetçi olmasına ya da az ücret aldığını ileri sürmesine imkan yoktur. Zira bireyi patrona karşı koruyacak hiçbir mekanizma söz konusu değildir. Susmak en iyisidir.

Bireyler iş seçerlerken kendi amaçları ile çalıştığı örgütün amaçlarını birleştirmeye çalışırlar. Her insan yüksek ücret alarak hayat standartlarını yükseltmek ister. Ancak devletin tek patron olduğu bir ekonomik yapılanma söz konusu ise bireylerin tek amacı (daha doğrusu görevi) olabilir; patronun bütün dediklerini yapmak ve patronun karını arttırmak. Bu sistemde çalışanlar az da çalışsa çok da çalışsa aynı ücreti alacağından, az çalışmaya yönelirler. Ayrıca bireyler kendini gösterme ve tanımlama imkanı da bulamazlar, yani manevi tatmin de elde edemezler. Bu sebeplerden dolayı devletin tek patron olduğu piyasalarda uzun vadede ekonomik başarı beklemek hayaldir.

Şimdiye kadar devletin tek patron olduğu sistemden söz ettik. Bir de devletin tek patron olmadığı yani kendi görev alanına çekildiği ve birden fazla patronun hakim olduğu piyasaya bakalım: Çok patronlu sistem, yani serbest piyasa ekonomisi liberalizmin unsurlarından biridir. Serbest piyasa sistemi işleyebilir rekabet şartına dayandırılmıştır. Birden fazla patronun olduğu ortamda, piyasaya giriş yasaklanmadıkça rekabetin olmaması imkansızdır. Rekabetçi ortamda ayakta durmak isteyen bir patron en iyiyi tüketiciye sunmak zorundadır. Piyasaya iyi mal sunmadığı vakit yaşaması çok zordur. Rekabet, patronları piyasaya ucuz mal ve hizmet sunmaya zorlayacağı için bireylerin yaşam kalitesi yükselecektir. Bireylerin yaşam kalitesinin yükselmesi sonucunda toplumun yaşam kalitesi de yükselecektir.

Bireyin çalıştığı işyerinden memnun olmaması durumunda gidebileceği birçok işyeri vardır. Bu nedenle patronlar çalışanların sıkıntıları ile yakından ilgilenmek zorundadırlar.

Devletin tek patron olduğu sistemin ne kadar başarısız, birden fazla patronun olduğu sistemin başarılı olduğuna en güzel örnek eski SSCB ve Batı ülkeleridir.

Sonuç olarak şunu diyebiliriz ki, 21. yüzyıla girerken devletin tek patron olduğu tekelci piyasa sistemleri çökmüştür. Bugün bütün dünyada bireye güvenen ve değer veren serbest piyasa sistemine geçilmektedir.