sayı 1 

Yeni Manzaralar

Her Demokrasiye Bir Amistad

Manifesto için Yan Söz

Söyleşi-Babür Benderlioğlu

İdeoloji Para ve Eğitim

Türkiye'de Sürdürülebilir
Kalkınma ve Çevrecilik


KKTC ve Kumarhaneler


Patron, Piyasa ve Birey

Türkiye'de Kültür Diktası

Alternatif Enerji Kaynakları

Tembelleşen Kurumlarımız

Fiyat Mekanizmasının Erdemi

ANASAYFA

e@mail

 

İDEOLOJİ, PARA VE EĞİTİM

H.Kürşad KOPUZLU

Son yıllarda, özellikle sol görüşlü öğrenciler tarafından dile getirilen " paralı üniversiteye hayır " görüşüne karşılık ben, bu görüşün tam tersine, "paralı üniversiteye evet " diyorum. Ancak şunu hemen belirtmeliyim ki, bu yazıda meselenin "gelir" ve "gider " yönünü değil; parasız eğitimi sağlayacak olan devlet zihniyeti konusundaki tereddütlerimi anlatmaya çalışacağım.

öncelikle her iki tarafın savundukları görüşleri gözden geçirelim. Parasız eğitim yanlıları, bu görüşlerini savunurken , toplumda herkesin aynı ekonomik güce sahip olmadığını, dolayısıyla okumak isteyen kişinin eğer parası yoksa okuyamayacağını, bunun da fırsat eşitliği ilkesine aykırı olduğunu belirtirler. Buna karşılık paralı eğitim taraftarları ise, devletin diğer alanlara da kaynak aktarmak zorunda olduğu için eğitime yeterli kaynağı ayıramayacağını, ayrıca " her şeyin bir bedeli vardır" ilkesinden hareketle, zaten parasız eğitim diye bir konunun olamayacağını, çünkü okuyan bir öğrencinin maliyetinin başka kişi(ler) tarafından, bir şekilde, karşılanacağını belirterek görüşlerini ortaya koymaktalar.

Bu iki görüşe kısaca değindikten sonra, yazımın başında belirtmiş olduğum tereddütlerimden bahsetmeye geçebilirim:

Şöyle bir soru geliyor aklıma. Devlet niçin eğitim öğretim kurumlarını kontrol altında tutmak ister ? Kanaatimce; özellikle bir ideolojisi olan ve bu ideolojiyi herkese, bütün topluma yaymaya çalışan sistemler, ideolojilerini yaşatabilmek için gerekli olan eleman ihtiyacını ancak toplumu istedikleri biçimde yönlendirerek yapabilirler. Bunu sağlamanın yollarından birisi de (belki de en önemlisi) eğitim öğretim kurumlarının devlet tarafından kontrol altında tutulmasıdır. Buna paralel olarak da bütün uygulamalar (o ülkenin her yerindeki okullarda aynı tedrisatın, yüklü bir şekilde verilmesi, aynı tip binalar vb.) bu minval üzerine yürütülür. Buralarda amaç, yetiştirilecek elemanların ideolojinin sorunları dışında bir şey düşünmemeleri ve her şeylerini bu ideolojinin gelişmesi, ilerlemesi için verebilecek kıvama(!) getirilmeleridir.

Dolayısıyla devletin ilelebet yaşayabilmesi, ideolojinin yaşayabilmesine bağlıdır. İdeolojileri yaşatanlar ise insanlardır. Bu yüzden ideolojiyi yaşayacak ve yaşatmak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacak kuşakların eğitilmesi, devletin ilk ve en önemli görevi haline gelmiş olur. Tabiidir ki o ülkede bilimin gelişmesi yönünde çalışmalar göz ardı edilecek (işlerine yarayanlar hariç), destek bulamayacaktır. Devlet, masraflarını üstlendiği kişilerden bunun karşılığını almak isteyecek ve “sizi ben okuttum, her türlü imkanı sağladım, şimdi sıra sizde " deme hakkını kendinde görecektir.

şte, kendimce anlatmaya çalıştığım eğitimin devlet tarafından yapılması anlayışına karşılık, ben paralı eğitimi bu yüzden de savunmaktayım. Eğitim, paralı hale getirilirse ancak o ülkenin bilimde gelişme kaydedebileceğini, insanların kendi istedikleri alanlara belirli bir ücret ödeyerek yönelebileceklerini, böylece daha üretken, daha yararlı olabileceklerini düşünüyorum. Böylece bu sistem sayesinde devlet asli işleriyle meşgul olacak ve okullar asıl sahiplerine bırakılacaktır.